Drei. 3. Sanırım adı öyle bi şeydi. 15 euro 150 gb aylık.

eğer tatil boyunca kullanacaksanız airalo

Çok pardon süresini belirtmemişim, 1 haftalık bir gezi için gerekiyor

Biletini eline al, ya da ekran görüntüsüne bak.

ABC-SAW
SAW-XYZ Yazıyorsa aktarmalıdır valizi almana gerek yok.

ABC- SAW diye bir bilet
SAW-XYZ diye ayrı bir bilet kesilmişse al valizlerini.

Ya da diğer o an yer görevlisine bağaj teslim sırasında sor.

Aktarmali ucusta da bazen 2 ayri binis karti verebiliyorlar, en garanti yontem vaizi teslim ederken kontuardaki gorevliye sormak. Aktarma suresi kisa bile olsa ben her zaman ucuslar aktarmali mi, valizi hangi havalimaninda teslim alacagim diye sorarim.

dediklerinizi bilmiyordum hiç çok sağolun.

eğer gümrüklü bir havalimanına uçuyorsanız bagajınız size orada teslim edilir. ama gittiğiniz havalimanında gümrük yoksa istanbul havalimanında bagajları alıp işlemlerinizi yapmanız gerekiyor.

20 haziran randevu talebi
18 temmuz randevu tarihi atamasi (17 agustosa)

mart sonu radevu talebi,
temmuz basi randevu tarihi atamasi
randevu tarihi agustos basi.
(Istanbul)

teşekkürler.

çalışmak için gidiyorsanız eğer bu kadar uzun süreleri şirketler bekliyor mu?

Aile birleşimi için mart başı başvuru yaptık, daha ne arayan var ne soran.

bi degisiklik yoksa kapida vize

Irak ya ne vizesi, o kadar da düşmedik. Kapıda bas geç.

Pazarlık yapma. Tavsiyem bu. İş ögrenene kadar çalış. Sonra pazarlık yaparsın. Yine de bilgi vermiş olayım. Esnek çalışma saatleri gibi bir şey yoktur. Fazla çalışacaksan fazla mesai ücreti iste.

ilk işte pazarlık yapılmaz :)

“ilk iş” değil “işe ilk giriş” olacak, tek başına “işe giriş” olarak da söylenebilir.

soyle bir sey gormustum: fearlesssalarynegotiation.com

Pazarlık yapın.
Bir işimde beklentimden yüksek bir maaş beklentisi söylemiştim. Kabul etmişlerdi.
Çok fena içime oturdu. Yıllarca. Belki de %25 daha fazla isteseydim vereceklerdi veya tam üst limitleri kadar talep ettim. Asla öğrenemeyeceğim :)


"Benimle aynı işi yapan ekip arkadaşlarımın altında bir ücret almak istemem. Eğer böyle bir durum varsa şimdiden düzenleyelim ki ileride sıkıntı yaşamayalım"
Bu cümleyi kendi meşrebinize göre daha sert veya daha yumuşak söyleyebilirsiniz.

Bak ben aşçıyım, bizim piyasada az çok bellidir ücretler, girerken deriz biz, abi piyasa böyle böyle benim fiyatım da bu. Senin sektör nedir nasıl ilerler tam bilemem. Ama fiyatı sen koy masaya

kendini ucuzdan satmamak lazım. o maaşı vermeyeceklerse bile iyi intiba bırakabilir.

ne kadar yüksek söylersen o kadar iyi. çok yüksek buldularsa onlar daha düşüğünü teklif etsinler, o zaman düşün. keriz gibi düşük maaş söylersen onların işine gelir.

acil ihtiyaç olacak bir durumsa çekip evinizde tutun ama cil ihtiyaç değilse tutmaya devam edebilirsiniz. sokakta bankalar döviz vermeyecek, çekmeye kalkarsan tl karşılığını verecek, gibi laflar dolanıyor. ekonomik olarak battık evet ama 3-5 bin dolar/eur için sorun yaşayacağımızı sanmıyorum. en azından kısa vadede.
tehlike artarsa yastık altına dönebilirsiniz.
ben bankada tutuyorum. devlet bankaları sıkıntı yaratıyor ama özeller isteyince veriyor bireysele.

çekmekte yarar var, ne talimatlar gitti kapalı zarflarda bilmiyoruz

Direk çek koy cebinde sıcak sıcak kalsın. Pazartesi Almanya resmi tatil, yani avrupa merkez bankası kapalı. Salı günü iflas açıklayacaz. Yazdığım tarihi saati not alın.

65.000 dolarım var umrum da değil . garip bir şekilde rahatım.

duzenli gelir gosterebiliyor musunuz maas gibi - o durumda birikim hesabinda ufak bir miktar olmasi yeterli (tam miktarini bilmiyorum) olur.

duzenli gelir yoksa zor diye dusunuyorum, alternatifi tapu, menkul vs olabilir, arti buraya baglayacak saglam bir is/okul vs gerekir bence.

amator yorumlarimdir. :)

@acan99670,

düzenli gelir var. düzenli oldukça yüksek gelir var hatta

Bankadan kasanız olduğuna dair kağıt alın, ingiltere vizesi yüzuğzeydi zamanında, orda memura açıklayın.

Valla iyi olur. Biraz geç kalmışsın ama herkes aynı uçağa biniyor sonuçta, biz kapıda ve sırada bekledik.

bugün dolar değil ata altın alın. hem ons düşüyor dövize olan rağbetten hem de günün sonunda dövizin artışından da fiyatlandığı için kazançlı konuma geçebilirsiniz.
şehrinizdeki altın toptancılarını bulup uygun fiyattan almaya çalışın.
bugün izmirde tanıdık kuyumcuda 9700- 9660 tl fiyat verilen altını toptan satanlardan 9540 a alabiliyorsunuz.
bol şans. YTD.

Dövizde kal canın yanmaz.

yakınıma bilgisayarımı vermek istemem ama isterse de veririm ama aklım kalır. bir şey gizlediğimden değil ama kişisel alanıma girilmiş olur. telefonumda şifre var, bilgisayarımda yok bu arada.

bilgisayari daha az kullaniyorum. ozel bi seyim de yok icinde. o yuzden cep daha mahrem. ama yine de kullanilmasini istemem. cook zor durumda kalinir, illa ister biri o zaman kullandiririm. kisisine gore o da. her ihtiyaci olan tanidiga vermem.

ben veririm bu konuda rahatım fakat bence mahrem arkadaşımın böyle bir hassasiyeti olup bana kullandırtmazsa anlarım bunu söylemesi yeterli darılmam da

ezcümle telefon bilgisayar not defteri vs özeldir saygı duyarım

çok acil ve önemli bir işi varsa yanımdayken, bilgisayarımı kısa süreli kullanımına izin verebilirim ama bu esnada bile aşırı rahatsız hissediyorum, onun dışıda ne telefonumu, ne tabletimi, ne de bilgisayarımı sevgilime, aileme vs kimseye kullandırtmam, kimsenin de bilgisayarını vs kullanmam.

Telefonumu özel yapan içindeki yazışmalarım, fotoğraflarım vs.

Bilgisayarımda da bunlar mevcut olduğu için aynı derecede özel.

Bilgisayar, telefondan biraz daha az özel alan. Böyle bir tanım varsa tabii. Çünkü bilgisayarda başkası için normal ya da misafir hesap açabilirim. Öte yandan telefondaki her şeye bilgisayardan erişebiliyorken neden özel alan olmasın? Hatta telefon hafızasından farklı olarak daha çok şey depolayabiliyorsun.

telefonumu hic cekinmeden veririm ancak bilgisayarima dokundurtmam. kardeslerim mesela bilgisayarim kilitli degilken bile ellemezler. ben de onlarin bilgisayarlarina ellemem izin vermedikleri surece

Telefonda özel mesajlar vs. var. Bu mesajların çok büyük bir bölümü benimle ilgili değil bile. Arkadaşlarım ve onların özel hayatları bazen beni rahatsız edecek kadar absürt olabiliyor, e kardeşimle ilgili bir sürü şey var, kuzenler var. İnsanlar bunları benimle paylaşıyorlar sevgilimle değil. Telefonuma dokundurtmama sebebim kendime ait özel alan olmasından da değil yani. Bir sürü insanın sadece benimle paylaştığı şeyleri de koruyorum.
Bilgisayarım öyle değil. Torrent kullanırken canını okumuştum zaten. İstediği gibi dolanabilir. Mesajlar vs. olsaydı onu da kullandırtmazdım.

Özel alandır. Vermem. İlla vereceksem ayrı profil (misafir hesap mı ne) açar öyle veririm. Chrome u açsa tüm hesaplarımız orada ekli telefondan bi farkı yok. Ayrıca, bilgisayarda benim için çok önemli olan bir dosya silinse, 2 gün sonra mavi ekran vermeye başlasa vs. geçen gün mahmut’a vermiştim bilgisayarı diye aklıma gelsin ister mi mahmut? Mahmut bana evinin anahtarını emanet vermek istese ben almam, bişey kaybolursa aklına ben gelmeyeyim diye. Başkası da benden almasın, istemesin de böyle şeyler.

İş için şirketin verdiği tablet var, onu bile başkasına vermiyorum, kendi mail hesabım yüklü o kadar.

Evdeyken evet. Ailemden hiçbir birey, bir başkasının özel eşyasını kurcalamaz. İş yerinde şifrelerim. Kaybetmek istemeyeceğim dosyaları zaten yedeklerim. Bir başkasıyla paylaşma durumu söz konusuysa da misafir oturum açmışlığım var. Yani evet, özel eşyalarım. Başkalarınınkine de aynı özeni gösteriyorum.

İnternetten tenisçi dirseği konusunu incele.

FTR uzmanına git.

Geçmiş olsun.

doktor değilim. ama eklem romatizması hastasıyım. sabah uyanınca ağrı ve dirsek deyince aklıma direkt eklem romatizması geldi. ne olur ne olmaz diye romatologa da bir uğrayın.

Sağ ve sol kolumu değil dümdüz aşağıya indiriyorum, hazır ol durur gibi duruyorum, sol avcumu iyice açabilirken sağ avcumu açamıyorum, çıldıracam arkadaş sorun nedir kime gideyim şaşırdım.

Edilir benim markete küflü ekmek iade etmişliğim var.

hocam iade edilir
ama bir onu iade etmeye gideceksen
harcadıgın kaloriye yazık

edebilirsiniz büyük ihtimalle. migros'ta açıp kokusunu beğenmediğim ton balığını moneycard olduğu için fiş bile göstermeden iade etmiştim. genelde müşteri memnuniyetini önemsiyorlar.

sorudan bağımsız olarak, mümkünse çabuk bozulabilen ürünleri a101'den almayın.

sanirim 6.95 bahsettiginiz ekmek. edilir kardesim edilir. 0.95 bile olsa gidip iade edeceksin.

gidin verin. paranızı alın. ayrıca a101'den bozulabilen şeyler almayın. soğuk zincir vs. gördüğüm üzere bim daha iyi durumda.

teşekkürler ettim iade. 8.45 tl idi.

Hiç de vermek zorunda değilsin. Salla gitsin.

Ayırmamalısın o zaman.

Vermezsen verme +1

eğer oy vermeye değer görmüyorsan desteklediğin bir kişi yada parti vs yoksa verme yada boş at, ha 2 saat harcamam gerekseydi bu iş için hiç gitmezdim sanırım.

yesinler, siyasi görüşü de varmış.

norveç'te yaşamıyoruz. 17 yıldır iktidarlar ve her geçen gün daha da sıkıştırıyorlar kendilerinden olmayanları. anlayacağın dilde konuşayım: ülke elden gidiyor. türkiye'de seçimler büyük oranda reaksiyon işidir zaten. akp seçmeninin de, chp seçmeninin de en az %25-30'u partiye bayıldıkları için değil; "karşıya" fırsat vermemek için oy veriyorlar. sizin gibi hayal dünyasında yaşayan, üstüne bir de oy kullanmadığı için alkışlanmak isteyen tipler yüzünden de her seferinde kazanıyorlar.

oy vermiyorsan verme, kimse seni ikna etmekle uğraşacak değil ama yarın akp şöyle, akp böyle diye vivik yapma. paran pula dönerken, sebze için sıra beklerken, özgürlüklerin birer birer kısıtlanırken ağzını açıp da iktidara laf etme tamam mı?

Biz de bayıla bayıla oy kullanmiyoruz. Kötünün iyisini seç ver oyunu.

xpoertont’ın onayını neden es geçtiniz, hoşunuza mı gitmedi?

Vatandaşlık göreviniz. Vermek zorundasınız.

götünü yalayım oy ver de değişim olsun adam akıllı bir yönetim olsun allahını seviyim millet ittifakına ver gözünün yağını yiyim bokunu yiyim ki

sandigıda giden cehepelilere acıyorum. yazık.

Sozlukten buraya tasan trol yorumudur beslemeyin.

Yaşadığın şehirde bi akp'nin yönettiği yerleri düşün, bi de CHP'nin yönettiği(Özellikle de şimdiki aday olan İmamoğlu'nun). Hangileri daha yaşanılası? Bu doğrultuda oy kullanabilirsin bence.

Ayrıca İmamoğlu'nun siyasetini niye beğenmediğini anlamadım, kendisi son 10 yılda gördüğüm en başarılı siyasi performansı sergiledi son 3-4 ayda

Toplam oya bolsek 6x10 uzeri eksi 23 kadar falan etkin var, versen nolur vermesen nolur.

der meister+1

oy vermemek bir seçenek, eğer mevcut partilerden hangisi gelirse gelsin fark etmez ben hepsine fitim ya da hangisi gelirse gelsin kendimi baskı ve zorlama altında hissedeceğim diye düşünüyorsan oy vermeni gerektirecek bir sebebin yoktur demek ki.

ama yok eğer, biri olacağına öbürü olsun en azından... diye başlayan cümleler kurabiliyorsan oy vermelisin. neden? çünkü bir tercihin var. hal böyleyken neden işler tamamen senin iraden dışında vuku bulsun ki?

Veren versin vermeyen vermesin abi. 1 haftadır ne şov yaptınız ya ''oy vermiyorum bana hitap eden parti yok'' ayağından bıktım valla. 10 dakikalık işi bile 2 saat yapmışsınız.

oy vermeyen vermesin, kimse kimseyi bıçak dayayıp sandığa götürmüyor orası ayrı.

benim için şöyle oluyor - soru cevap;
binali mi ekrem mi? ekrem. ekrem'e bayılmak zorunda değilim, sadece bu iki isim arasından bu adamın yaşadığım şehri yönetmesini tercih ederim.
oy verirsem ne kaybedeceğim? hiçbir şey.
oy vermezsem ne olacak? daha fazla binali'ye maruz kalacağım.
bitti.

ekrem'in siyaset tarzından neden nefret ettiğinizi de merak ettim (chp değil - ekrem).

izmir ile manisa, çankaya ile altındağ, kadıköy ile bağcılar arasındaki farka bak. ikna olmazsan oy verme.

gerek yok.

pasaport = senin yurt dışındaki kimliğin oluyor zaten.

Diyelim pasaportunu kaybettin. Geri döneceksin yurt dışında öyle ya da böyle türkiyeye döneceğin için uçağa bindin, türkiyeye dış hatlara geldin, sorun yaşamaman için kimliğini göstermen gerekiyor. Al o kimliği sen yanına.

Dostum ben yurtdışında pasaportumu sürekli yanımda taşıyorum nüfus cüzdanımı ise otelde veya güvenlik bir kasası varsa orda saklıyorum otelin. Yurtdışında pasaport senin kimliğin zaten polis çevirir birşey olur pasaport her zaman yanında olmalı ama oldu da pasaportunu kaybettin(montunun cebindeydi bi yerde unuttun vs.) türkiye konsolosluğuna gidip kendini kanıtlayıp başvuruda bulunmak için tc nüfus cüzdanının yanında olması bence başını beladan kurtarmada bir nebze yardımcı olabilir.

pasaportunuzu yurt dışında kaybederseniz öyle yada böyle uçağa binemezsiniz. en yakın elçiliğe gidip ülkeye geri dönüş belgesi almanız ve bu belgeyle türkiye'ye dönmeniz gerekir, başka ülkeye de gidemezsiniz. bu işlem için kimlik belki işe yarayabilir ama çok da şart değil, öyle bir durumda kimliğinizi doğrulamak için beyan, ehliyet, edeveltten nüfus örneği gibi evraklar da işinize yarar.

kaybederim diye korkuyorsanız yanınızda kimliğinizi götürmeyin, yurt dışında sizin için tek geçerli olan kimlik bulunduğunuz ülkede bir oturma izniniz yoksa pasaportunuzdur.

Zamanla kulağın alışacak ve anlayacaksın.

Bir sure gecince aksana alisiyor. Biraz zaman ver kendine, anlamadiginda tekrar sor. En kotu adamla konusursun isler iyice kotuye giderse.

Bence de Turkce aksan bircok kisi icin anlasilir. Akici konusuyorsan, Turkce aksani anlamayan cok kisi tanimadim. Anlasilmadiysa ya konusan akici konusamiyor, ya karsi taraf cok hakim olmuyor. Ben de hayvan gibi Turkce aksanla konustugum icin defalarca test ettim bu durumu, kesinlikle bircok kisiye anlasilir geliyor.

Abi bu sadece senin değil evrensel bir sorun bu. Kulağın alışır yavaş yavaş. Sen hiç değilse adamın dediğini anlamıyorsun, ulan ben adamın ingilizce konuştuğunu 2 saat sonra anladım, ne diyor lan bu tatar ramazan diyip dinlemiyordum bile.

Anlamayınca sor anlayana kadar ne dediğini. Bunda ayıplanacak bir durum yok. Anlamayıp kafana göre iş yaparsan asıl hata edersin. Benden sana yurtdışında çalışan biri olarak tavsiye.

Bence biz Türkler olarak yabancılarla anlaşamama problemine aşina olduğumuz için kelimeleri tane tane söylüyoruz, ağzımızı daha çok açarak kullanmaya çalışıyoruz yuvarlamıyoruz. Bu durum güzel bi ingilizce aksanı oluşturmamıza engel olsa da karşı tarafın daha kolay anlamasını sağladığı tartışılmaz.

Kulağın zamanla alışabilir her kelimesini dinlemekten vazgeçme bence. Bazen “kusura bakmayın biraz daha yavaş konuşabilir misiniz” gibi uyarılar kibarca yapılırsa hayat kurtarıyor.

Mailime de atar mısınız de. Yazı alışana kadar hayat kurtarır.

listening yap. anadili Çince olup ing. konuşan insanların videolarını, konuşmalarını dinle. açılırsın. ben de hintliler için yaptım, ki onlar daha beter sjbdhs

Mesele sadece aksansa alışırsınız söylendiği gibi. Ama kişinin İngilizcesi kötüyse işiniz zor. Geçenlerde bir Japonla iş görüşmem oldu, Allah Yarabbi. Adam söyleneni anlıyor, ama derdini anlatana kadar hem onun hem karşısındakinin göbeği çatlıyor.

yukarıda söylenmiş, evet evrensel bir sorun ama iş yerinde maalesef beklentiler büyük. bence çinlilerin ingilizce konuştuğu altyazılı video izleyin.

alıştıkça geçecek bu kesin. bir de uzakdoğuluların aksanı gerçekten berbat ötesi berbat. yada iyi ama bizim kulağımız aşina değil diye anlamıyoruz:)

Çinlileri amerikalılar bile zor anlıyor

1- Çok çalışkan
2- Arkasında güçlü bir sermaye gücü olan kişilerle ortaklık
3- Profesyonel bir şekilde yönetilen güçlü bir ekip

Çalışkanlık + Reklam

Bence gayret ve azminin yanına ek olarak, doğru zamanda doğru kişilerle kontak kurması. Tabii bunun içinde büyük bir şans/tesadüf gerekiyor.

para ve iyi bir pr şirketi

nusret'in tesadüfen mi meşhur olduğunu düşünüyorsunuz cidden?

ferit şahenkin manitası diye bir duyum aldım ama dedikodudan ibaret olabilir

Kenfisini zerre sevmem ama kendi yolunda başarılı olmuş birisi o yüzden saygı duyuyorum. Gerizekalı zengin kitleyi çok iyi yerden yakalamış vaziyette. İçinde yaşadığımız garabet çağın tüm gereklerini yerine getiriyor, iyi analiz etmiş bazı şeyleri. Hiç öyle elitizm kasmıyor diğer gastronomi ikonları gibi.

ferit şahenk etkisi

Mayeskuel+1 Bunu ben de duydum

Başarılı reklam ve finansal ortak

Çalıştığınız alanı seviyorsunuz ve çok daha iyi atılımlar yapmak istiyorsunuz. Ne yaparsınız? Nusret, bir müşterisinin de yardımıyla, üç aylığına bir ülkeye gidiyor. Dönünce farklı et sunumları yapıyor. "Gittim ve işe yaradı, şu yöntemleri öğrendim, daha da öğrenirim" diye çevresini ikna edip yine bir yolunu bulup bu sefer yanılmıyorsam Amerika'ya gidiyor.
İlk üç aylık yurtdışı eğitiminde son maaşını almış, o maaşla orada idare etmiş.
Abisinden öğrendiği kasap çıraklığını Günaydın gibi bir restoranda çalışacak kadar ilerletmesi müthiş bir şey. sonrası, para sahibi olan insanlarla muhabbet, kendini inandırma, yani iletişim gücü.
saltbeat akımı da kimin fikriyse tebrikler. adam o şekilde tuz atarken ilk başlarda nasıl acıyordum, yazık, nasıl göründüğünü bilmiyor diye. meğer üç yıl sonrasını görmüş adam. önce dalga geçer, sonra merak edersin. şeyma subası misal. kadın evli adamdan çocuk yaptı, eski eşinin paralarını yiyor, herkes önce kınadı, ama şimdi takip ediliyor.

Ferit Şahenk etkisi demek biraz yanlış olur. Doğuş grubu ortak olduğunda zaten Nusret'in etilerde her gün tıklım tıklım olan bir restoranı vardı. Etilerde restoran açmak zaten başlı başına bir seviyeyi geçmek demek. Şahenk'ten önce başka bir ortağı daha var. Mithat Erdem isimli bir tekstilci. Şahenk'ten önce ne kadar çalışkan ve azimli olduğunu bu adama ispatlamış olacak ki, o restoranı açmak için gereken sermayeyi alabilmiş. Şimdi çok acayip PR yapıyor (ki bazen de çok çirkin oluyor) o ayrı evet ama, daha kasapken bunu yapabileceğine insanları inandıracak kadar çok çalışıyormuş demekki.

Kısacası çok çalışkan ve azimli.

Nusret'i marka yapan sey koca holding. Potansiyeli gorup yatirim yaptılar ve boyle oldu.
Büyüleyici siradisi basari hikayesi falan yok ortada.

Calistigi restoranda isim yaomisti, o ismi kullanarak kendine yer acti ve iyi is yapmaya basladi. Potansiyeli gorup yatirim yaptılar ve dunyaya yayıldı.
Tesadufen populer falab olmadi +1

Ortada şaşıracak bir sey yok, olağanüstü bir sey yok. Para ve daha once denenmis verimli pazarlama stratejileri var.

Burada Nusret'in basarisindan soz edeceksek o da calistigi restoranda kendini musterilere sevdirebilmesidir. Daha otesi degil.

Bir süre arjantin'de sonra abd'de çalışmış diye biliyorum. Kendi işinin ehli olmuş. Herhangi bir işi iyi yaptığınız zaman ve biraz hırs ve vizyon sahibi iseniz başarı kaçınılmaz.

yaptığı işi çok seviyor. her saniye etleri düşünüyor. bi gün adamı ferrarisiyle kız arkadaşlarıyla veya nightclub da görmedik. tek yaptığı şey et ve onu da elinden geldiğince iyi yapmaya çalışıyor.

Adamin bisey oldugu yok, sahenk'in maasli elemani.

bu adam işi bilmiyor mu şimdi? kim ne derse desin işi bilmeyen adam patlar. belli ki bu kasaplık işini adam çok iyi biliyor bi kere. onun dışında da eski fotoğraflara bakarsak çalışmadan buralara gelmek işi bu kadar bilmek mümkün değil.

demek ki çalışıp işi iyi öğrenmiş. demek ki kafası da çalışıyor karşısına çıkan fırsatları değerlendirmiş.

şahsen ben gidip yemeğe o kadar para vermem. bana saçma geliyor. ama adam yapmış yani helal olsun bu işten para kazanıyor sonuçta.

Doğru çevre doğru insanlar doğru reklam
Tadı öyle müthiş de değil

Ferriye kizlari atip gece kluplerinde takilmak marka olup zengin olmaya engel degil. Eti tokatlayip instagrama atmak icin de eti sevmen gerekmiyor. Planlanmis pazarlama politikasina uygun bir imaj yaratildi iste, olay o.

Çok çalışkan bir adam, şans da peşinden gelmiş belli ki. Türkiye'de binlerce kasap var, hiç biri Ferit şahenk'e denk gelmedi sonuçta. Olması gerektiği gibi bir çevre edinmiş, insanları ikna edebilmiş, sonrasında da profesyonel PR çalışmalarıyla kendini parlatmış. Her yönüyle bir başarı hikayesi bence.

boyle bi baslik varmis.

eksisozluk.com

internet mahir gibi ilginç olması ve şansın yardımıyla ünlendi, biraz destek ve kendisinin de alanında boş olmaması nedeniyle tutuldu. insanlar meraktan veya şamatasına gidiyorlar, yemeklerden memnun kalınca gitmeye devam ediyorlar ve sistem işliyor.

16-17 sene evvel ben Bostancı Günaydın'ın kasap kısmında bu adamı net hatırlıyorum. İki çocuk vardı benim siparişlerime bakan. Bu pire gibi seri iş yapan cevval biriydi. Sonra kasaptan lokanta tarafına geçmiş diye duydum.
Demek ki çalışkanlığın yanında insan ilişkilerinin de iyi olması gerekiyor. Ama bu derece atılım, biraz şans biraz da sağlam bir destekle mümkün.

2100 nettoya geliyor aylık sanırsam. tek başına yaşarken bu paraya hayat standartların çok yüksek olamaz gibime geldi.

istanbulda asgari ücretin 200 lir fazlasına yaşamk nasılsa öyle olur bu da.

Yani o kadar da kotu bir maas degil. 35k, 1900 felan ediyo netto. Ben 29k ile rahat yasayip ayda 300-400 kenara atabiliyorum ama yasadigim sehir berline kiyasla ucuz. Berlin'de kiraya, toplu tasimaya fazla para verirsin, belki evi cok merkezi bir yerde bulamazsin ama tek basina yasanir. Kariyerin icin ne kadar iyi olacagina bagli, eger ileride seni daha da iyi bir konuma getirebilecek bir mevki ise yasanilir.

tek başına mis gibi yaşarsın. berlin öyle çok pahalı bir yer değil. ama 2 3 kişi isen bu maaşla zorlanırsın. tek kritik soru nasıl bir evde/odada oturacaksın. berlin genel olarak almanya'ya ve avrupanın diğer başkentlerine göre ucuz sayılır ama sadece evler aldı başını gidiyor.

ben odaya 400€ ödüyorum, kahvaltıyı genelde evde yapıyorum, haftada 1 yada 2 kere dışarda yiyorum mecburiyetten 1200€ falan gidiyor totalde. tek yaşayım dersen ring alanının içinde tek oda yada iki oda evler en az 700 800€ ama ulaşım kusursuz olduğundan ring alanının biraz dışında da olur dersen bu evleri 500 600€ arası bulursun - gerçi berlin'de ev bulmak inanılmaz zor -

ben de bu aralar baktım berlin'e. 35k öyle çok düşük bir maaş değil ve berlin de bir londra kadar pahalı bir şehir değil. internette baktım mesela kira 800 (tek kişilik ev) (ev paylaşıcam dersen odası 400-600'a kadar düşüyormuş) aylık giderler 700 1500'e yaşam gayet mümkün gözüküyordu ki arkadaşım var mesela berlin'de olan. diyormuş ki ben sosyal statü olarak en aşağıda olmama rağmen dışarı çıkıp eğlenebiliyorum. o yüzden bence bu maaş fena değil.

Üçüncü paragrafınızdaki tüm beklentileri karşılar.

Ancak Berlin'de ev bulmak çok çok zor. Hatta WG bulmak bile... En başta WG bulup o süreçte küçük bir daire aramanız daha mantıklı olabilir. Dışarıda yemek/içmek/eğlenmek herhalde başka çok az Batı-Orta Avrupa başkentinde bu kadar ucuzdur.

Markası ne ?

Michelin CrossClimate

Üzerinde DOT yazar. Örneğin; DOT 2416 ise 2016 yılının 24. haftası.

Kesinlikle bozulmaz.

yenir evet

Onu da içmeyiver kardeşim. Nasıl bi yokluk bu ya.

İçilebilse bile içilmez

Hakkaten onu da içmeyiver. Koy bir köşeye dekor olsun.

Ya onu içmiyorum zaten, rahmetli babamdan kalan bir şişe zaten. Sadece soruyorum ya hu. Biraz saygı lütfen. Lütfen ya lütfen.

İçme bence. Boşver. Kör olursun falan. Mazallah.

Adam size ne yaptı efendi efendi sorusunu sormuş yahu...

Kör etmez sanırım sonuçta orijinal rakı. Ama tüketmeyin derim midenizi bozar hiç olmadı.

içmeyin

ben aslında bir tadına bakardım ama siz ben değilsiniz dikkat edin.

Kesinlikle tadına bakardım

Uyku yapar. Alışkanlığınız yoksa bayağı yapabilir.

İlk defa kullanacagim, kimileri yarim al diyorlar. Su an calisiyorum, uyku yaparsa cok zor durumda kalacagim. Ucak sabah 8.30 da, ucaga binmeden ne kadar onceden almak lazim?

şimdi alırsan uyku yapar ama uykudan ölmezsin hani.
bence akşam deneme amaçlı al. etkilerini gör. içince gevşeyip uykun gelir. kafanda dolaşan tilkiler yok olup gider. mucizevi bir ilaç xanax namıssızı.

Ooo tam benlik soru. 350 yıldır uçağa binerim, herseferinde ölürüm. Abi sabaha kadar uyuma, valizini teslim et, 2 tane xanaxı hüplet. Uçağının amına koyayım f16 verseler altına korkmazsın, uyur kalırsın zaten.

@diye yazdim ama

Sabaha kadar uyumazsam gittigimizde gun olur millet gezerken ben uyurum o kadar da abartmasam?

2 tane xanax fazla gelmez mi? Bir de ucaga binmeden kac saat oncesinde alsam?

Uyku degil de endise giderici ozelligi on plana cikartsa bu xanax? O ucak korkusu stresiyle deli gibi uykum olsun uyuyabilecegimi hic sanmiyorum ucakta :/

xanax almayacaksaniz, stres ve kaygi icin ucaga binmeden biraz alkol alin daha iyi.

yurt disi ise duty free lerde 5cl'lik ickiler var, hupletin gitsin.

xanax alacaksaniz, alkol kesinlikle almayiniz.

2 xanax tabi ki fazla. Doktorun ne kadar alacağını söylemiştir, yarımdır büyük ihtimalle.
ilaç stresi ve korkuyu bastıracağı için sıkıntı yaşamazsın. 3-4 saat uçuşun varsa uyursun bile.

edit : doktor bana yarım saat önce yarım al demişti. yani uçakta koltuğa oturmadan yarım saat önce.

Farklı farklı malzemeler olabilir. Genel olarak siman deniyor. Toz ve likit karışır polimerize olur. Çeşit çeşit yapıştırma simanı var.

genelde polikarboksilat siman kullanılır metal altyapılı porselenlerde.
tam seramiklerde ise genelde kompozit rezin simanlar kullanılır.

Akrilik. Soğuk akrilik.

Aliexpressten al youtubedan izleyerek kendin tak. Çok kolay.

önce "yan sanayi" taktırdım 300 tl, pişman oldum, berbattı. sonra onu atıp 600 tl bayılıp orijinal taktırdım. hatta ön kapak komple değişti tuş dışında o fiyata. tuş fingerprint için özelmiş değişmiyormuş. memnunum bu halinden.

200 liraya olmaz.

Geçen hafta değiştirttim 200 lira mis gibi kullanıyorum.

ahahahah! diyorum...

ciddi ve kökten bir değişiklik, yabancı yatırımcıya güven veren uzlaşmacı bir ortam gerekiyordu.

bunu iddia eden mallara söyle, uzun vadede hiçbir zaman tl değer kazanmaz Euro ve dolar karşısında. bazen yavaş bazen hızlı ama mutlaka değer kaybeder. En basit nedenleri sürekli dış ticaret açığı vermemiz. Dolarla borçlanıp faizini de dolarla ödememiz.

bir zamanlar 2.50'lerden 1.16'ları görmüştü. neden olmasın diyebilsem de bunun zamanını kestiremiyorum. bir gün elbet olacak.

Dolar 4'e düşsün kendimi yakarım benzin döküp o kadar da büyük konuşuyorum.

ABD deli gibi para basacak da, hayvan gibi dış ticaret fazlası verecez de biz görecez o günleri. Hem de milyon dolarları man adasında olan bir oligarşi ile. Hahaha

www.youtube.com

yani olabilir ama 50 cent olabilir :)

Olmaz

Tabi len manyak mısın.
1 dolar 1 tl olacak. hatta 50 kuruş olacak.

Tek soyleyecegim: bu kafalar cok guzel!

reyizz bir sifir daha atar olur :)

birkaç sene daha bekleyip bir sıfır atarlarsa, olur.

Sizce mümkünatı var mı?

neden olmasın? trump çıkıp "herkese (7 milyar insana) benden 100 bin dolar, fed faizleri sıfırlıyor gidin naparsanız yapın" derse 2 olabilir mesela.

4e düşsün. o da olumlu.

eğer önümüzdeki 1-2 yıl içinde diye soruyorsan "ahahahahahahaha!" diyerek @lcha'nın mesajına birkaç a ve h daha ekliyorum.

Tabii ki dolar 3'e hatta 2'ye düşebilir ve düşecektir. Benim tahminim 2024-5 yılı gibi düşebilir. ondan önce belirsizlik kalktığı için buralarda takılma, belki 4'e doğru biraz gerileme olabilir yakın dönemde. eğer mevcut politika (gerek beşeri gerek ekonomik) devam ederse, önümüzdeki yıl 5'i görmek sürpriz olmaz ama.

ohoo... ne 2 3'ü... 1 aya kalmaz amerikaya bir zeytin tanesi verip 100 dolarlarını alıcaz. o kadar büyüdük şu an.

petrole alternatif bir enerji kaynağı icat edersek neden olmasın?

Teoride olur, pratikte zor.

Başlık hatalı. Soru dolar 7-8 lira olur mu olmalıydı

Yakında Borcam ihracı başlasın o zaman gör sen doları, euro yu.

2-3 tl hayalcilik

dolar düşmez en iyi ihtimal sabit kalır. yani 3 azalır 5 artar sonra 2 artar 4 düşer sonra 1 azalır 3 artar 5 azalır 3 artar.
bu en iyi ihtimal

dolar tl,
i.hizliresim.com

dolar nok
i.hizliresim.com

dolar japon yeni
i.hizliresim.com

gelişmekte olan ülkelere bakalım,

dolar brezilya riali
i.hizliresim.com

dolar kore wonu
i.hizliresim.com

dolar çin yuanı
i.hizliresim.com

dolar tayvan doları
i.hizliresim.com


yani önemli olan düşmesi veya çıkması değil önemli olan sabit kalması. 5 yıl sabit kalsın ki insanlar kur farkından dolayı zarar edip birde kur farkı finansmanına girmesinler. sadece kur farkı için kredi çekiliyor bu ülkede.

ekonomi danışmanı olacak adamım ama işte duyuruya yazıyorum. yok mu bir bakanlık görevlisi beni tavsiye edecek?

bugün bi yerde bi yorum olarak gördüm. soğanın 40 kuruşa düşeceğini filan söylüyolarmış.

Dolar 20 tl'ye çıkınca liradan bir 0 atarsak neden olmasın :)

millet hala dolar yükseliyor sanıyor. tl düşüyor dolar yükselmiyor. doların şimdikinin yarısına düşmesi demek tl nin aşırı değer kazanması demek. bu da kısa vadede imkansız.

zaten doların 1,7 tl olduğu zamanlar da dolar endeksi dünya çapında düşüyordu. tl değer kazanmıyordu.

düşmez hatta inşallah haftaya 20 lira olur. bokunda boğulur memleket.

zamanla 7 lira olacak diye güçlü komplolar var ne 2-3 tlsi.

bildiğim kadarıyla doğan bebekler günahkar olarak doğuyor. vaftiz ile o günahlardan arındırıyorlar.

Şöyle bildiğim kadarıyla yorum yapayım. Kızım var benim 8 yaşında, avusturyada doğdu ve büyüyor.annesi avusturyalı ve katolik. Ortak kararımız sonucu vaftiz ettirmedik. Şimdi benim kızımın sınıf arkadaşları var vaftiz edilen ve bu çocuklar belirli dönemlerde okul ve kilise ile ortak günler belirleyip bir 2. 3. İşleme daha dahil oluyorlar kilisede. Ama benim kızım hariç. Kızıma sordum ben hiç bir sıkıntısı yokmuş. Annesiyle konuştum geçenlerde bundan 20 yıl önce kiliseden çıkış almış zaten. Yani annede de bir sıkıntı yok. Ama eski eşim kızımla beraber bu kayıt kürek tutulmayan evangelistlerin bir kilisesi var orada bazen takılıyorlar. Ben de gitmiştim oraya bi iki kez.

Son iki soruya cevap:

Vaftiz ettirilmezse kilise kaydı ol(a)maz çocugun. Mesela vaftiz olmadan katolik kilisesinde evlenemezsiniz. Baska birinin komülyonuna gitseniz dahi ekmek-sarap (keyfi?) yapamazsınız. O cemaatin bir parçası olmak için vaftiz olmak şart.

Gitmeyen insanlar gitmiyor işte? Din eskisi kadar önemli bir olgu değil artık birçok yerde. Bir iki nesil önce anne-babalar çocuklarına baskı yapıyorken mesela kilise nikahı için ya da torunlarının vaftiz edilmesi için, şimdi böyle bir durum nadirmiş mesela Almanya'da.

İmkaniniz varsa havalimanindan gece kiralayin. Gece cikin. Sabah varinca teslim edin. Tek yon ucreti de odeyeceksiniz haberiniz olsun. Bunlar olmazsa bence oglen 11 gibi cikin aksam trafigine kalmayin Bursa'da da.

kopruyle de gitsen feribotla da gitsen donuste mutlaka trafik olacak. maalesef.

Sabah 7 gibi çıkarsan Kurtköy tarafında 20-30 dakikalık sıkışıklık haricinde rahat gidersin. Dönüş için akşam saatlerinde illa trafik oluyor. Gişelere Saat 8 gibi gelirsen biraz daha rahat gibi sanki.

Alternatif olarak Yenikapı'dan feribota binebilirsiniz.

yenikapı-mudanya feribot u kullanabilirsiniz.

İK'cı değilim, öncelikle belirteyim. Büyük şirketlerde IK'cı aslında ilk görüşmeyi yapan kişi sadece. Dolayısıyla ilk görüşmeden çıkınca "olur" ya da "olmaz" diyebilecek durumda değil. En fazla "olmaz" ları eleyebiliyor ve birkaç kişiyi bir sonraki tura taşıyor. Bu arada o görev içeriden biriyle kapatılmış olabilir (ki ilk önce her halukarda içten kapatmaya çalışırlar, ama o dönemde o pozisyonla ilgilenmeyen biri daha sonra kendi şartları değiştiği için bir anda görevle ilgilenebilir), yöneticinin aklında belli bir kişi vardır ama prosedürler gereği bütün alternatifleri görmeden karar verme hakkı yoktur vs. vs.
Bu arada benim de vaktiyle başıma geldi 9 aylık bir görüşme maratonu, 4 görüşme yapıp, her görüşmenin sonunda "istediğimiz kişi sizsiniz" deyip son görüşmeden 3 hafta sonra ben telefon ettiğim için "maalesef" cevabını alabildim. Hırrr.

Tamam ilk görüşmeye çağırdı, onu söylesin çağırsın herkesi. O 6 ay süren iş görüşmesi sürecinde 4 kez farklı şehirlere gittim. 5er saat süren görüşmeler yaptılar. Nedir yani bu? Çok sinir bozucu.

öyle tipler tam dayaklık, profesyonellikten uzak firmalarda çalışır bu insanlar. belki daha iyisi olmuştur, bugün size dönüş yapmaya erinen ik'cı, çalışmaya başladığınızda nelere erinmez ki...

haklisin, bir de ekleme, tum dunyada boyle, sadece tr’de degil.

Kurumsal değiliz ama bizim şirkette max 1 haftada geri dönüş oluyor.

İk departmanları aptallığın kurumsallaşmış halidir. Ne işe aldıkları adamı niye aldıklarını bilirler, ne almadıkları adamı niye almadıklarını bilirler. Genellikle işin kendisinden anlamadıkları için genel hükümlerle karar vermeye çalışır, genelde de yanılırlar. İşte çok başarılı olmuş bir insan "daha önce şuraya şuraya başvurdum, reddettiler." der ya, işte o öngörüsüzlüğün sebebi insan kaynakları departmanlarıdır.

Honda abiyi mühendis olarak Toyota'ya almamış bir departmandan bahsediyoruz, seni harcarken mi çekinecekler?

cevabı açık.IK'nın sizi arayıp aramamasının kendi sürecine bir katkısı yok.Bu yüzden boşuna zaman kaybı olarak görüyorlar.Bir de genelde IK'cılar yoğun oluyor

ben de bunu anlamiyorum arkadas. lan bu IKcilar da zamaninda bu yollardan gecmedi mi? gecti. su sisteme bir duzen kurayim demiyorlar mi hic.

IK cıyım. uzun yıllardır.

yorumlardan bazıları doğru. danışmanlık firmalarının fln görüşme kotoları oluyor. o yüzden dönmüyorlar.

ik çok yoğun oluyor, pozisyon bazlı dönüş değil de atıyorum 1 ay sonra farklı pozisyon için görüşülenlere toplu dönülebiliyor. ya da biriyle anlaşıyorum ama çok emin değilim deneme süresi içinde bekliyorum olmazsa olumlu bulduğum 2. adaya dönüyorum. bu bilgiyi aday ile paylaşamam tabiki.

ama benim anlamadığım asıl şu. olumlu olunursa zaten arıyorlar. olumlu değilse aramıyorlar zaten bu beklentiyi sizde kim yaratıyor :)

başka şehirdeyim paramı zamanımı harcıyorum kısmını da hiç anlayamıyorum, iş arzı, iş gücü arzından daha az. yani iş arayan adam çok, iş az, dolayısıyla istersen harcamayabilirsin bu senin kendi seçimin. ayrıca her iş görüşmesi olumlu olacak diye bir şey yok. sen çok beğenirsin ama onlar beğenmez.

siz sanıyorsunuz ki biz hep orospuluk peşindeyiz :) ama ne yazık ki öyle değil, bizim de beğendiğimiz ama bütçe/yönetici yüzünden üzülerek olumsuz döndüğümüz adaylar olabiliyor.

@benaslinda
Siz sadece sadece bir iş gözüyle baktığınız için para harcamayabilirsiniz bu sizin tercihiniz demek mantıklı gibi geliyor.
Ancak son aylarda bu işler için çabalamam şehir şehir gezmem tamamen hayatımın bir dönüm noktası olması gerektiği için böyle. Yani şu anki işimi beğenmedim ben yeni iş daha çok para istiyorum durumu değil aslında. Şu görüşmeye gittiğim iş bir olsa bütün sıkıntılarım, bütün dertlerim bitecek arayışı benimkisi.
İkincisi zaten aramazlarsa olumsuzdur olumlu olabileceğini düşündüren nedir sorunuzun cevabı da şöyle, ilk görüşmeden 2 ay, 3 ay sonra tam olmdığını kabullenmişken ikinci görüşmeye çağırıldığım çok oldu. Bunun süresi nedir? Örneğin ne kadar süre bekledikten sonra olumsuz oldu demeliyiz. Olumsuz dönüş almayınca umut dünyası işte umutlanmaya devam ediyoruz. En azından bir otomatik mesaj göndermek zor olmasa gerek değil mi?

@keneabidin, bence hiçbir yer bizi şu kadar süre bekle olmazsa olumsuz demez. Mesela bir firma önce olumlu dedi, hatta yönetim kurulu başkanı hayırlı olsun bile dedi, sonra pozisyon askıya alındı dediler.

Bir başka sözde kurumsal yer yazın sıralamada ikinci oldunuz birinci yapamazsa sizi arayacağız dedi. Böyle saçmalık mı olur?

Ben de senin gibi bulunduğum yerden başka bir şehirdeki pozisyona başvurdum. İlk önce gel dediler, sonra gelme dediler bir yıl sonra tekrar görüşmeye çağırdılar falan. Karşına iyi bir fırsat çıkarsa değerlendir başkalarına böylelerine bel bağlama bence.

ik türkiye'de otomatikleşmiş ve prosedürleri belirlenmiş bir birim değil, hatta yukarıda dendiği gibi; dünya'da bile yeni yeni standartları belirlenen, nispeten yeni bir iş geliştirme alanı. haliyle resmi prosedürleri, yol haritaları, hatta teamülleri bile oturmuş değil. benzer şekilde, hukuki açıdan da temelleri sağlam atılmış değil.

biraz da uğraşılan alanla alakası var. her şirketin ba/bs prosedürleri neredeyse tamamen aynıdır ama ik'da işe alımdan tut disiplin yönetmeliğine kadar bir çok uygulama sadece sektöre göre değil, iş yerinin bulunduğu semte göre bile değişebiliyor. işin içinde öznellik çok olduğu için standart oluşturmak da zor. hele ki uzun süredir iş arayan bir insan tarafından işe alınmama sebebi olarak gösterilmeleri okları hepten üzerine çekiyor.

bu sebepler ne kadar normalse ülkedeki kurumsal yapı o kadar anormal. zaten dengesi olmayan bir iş alanını bir de dengesi olmayan insanlar yönetince ortaya böyle bir kanayan yara çıkıyor. bu alanda çalışacak dengeli insan seçememek de bahsedilen dengesizliğin en basit göstergelerinden bir tanesi. daha ik'da çalışacak insanın hangi özelliklere sahip olması gerektiği bile standart değil. muhasebeci eta logo netsis bilsin, işini yapar. ik'cının objektif bir insan olup olmadığını ölçmenin standardı yok ki. böyle de girift sorunları olan bir iş alanı yani. tabii ki bu demek değil ki "ik'cılara da yazık :((", sadece ortada keyfi yapılan bir ciddiyetsizlik olmadığını anlatmak istedim.

türkiye için konuşacak olursak standartizasyonu sağlamak için daha çok fırın ekmek yenmesi lazım, mevcut işverenlerin hepsinin yok olup yeni nesil işverenlerle olmaya başlayabilecek bir süreç bu. bizdeki gibi şirketleşmenin tek amacının para kazanmak olduğunu düşünen yöneticiler olduğu sürece kimse insanların telefon başında geri dönüş beklemesini umursamaz.

çünkü empati yeteneğinden yoksun ve kötü insanlar da o yüzden. bunun gibi arsızlar yüzünden işe giriş için imzayı atana kadar herhangi bir umut beslemeyeceksin ki üzülmeyesin. bak biri de gelmiş buraya iş arzı az, iş talebi fazla o yüzden para harcaman normal sana kim harca dedi diye gevşek gevşek konuşmuş. insanlar keyiflerinden şehir şehir gezip iş görüşmesi yapıyorlar ya istersen başvurma yani. inşallah sizin insanlara yaptığınız terbiyesizliklerin aynısı başınıza gelir de görürsünüz dünya kaç bucakmış.

@benaslında sağlam saçmalamış neymiş iş arzı azmış istersen gel istemezsen gelmeye getirmiş konuyu :) tam işte sizin bahsettiğiniz cins ikcı profili

kendisi küçük dünyasından çıkabilirse bir ikcı olarak daha nitelikli cevaplar verebilir bence.

bunu yapan bir yerden hiç dönüş almamak daha iyi değil mi? ya daha işe girmeden böyle tavır gösterilebilen bir yerde işe girmiş olsaydınız? bu berbat olmaz mıydı?

Sende bir sorun yok. Seni bilip bilmeden yargılaması profesyonel bir hareket değil. Yine de ilk işin olacağı için kaçırmamaya bak.

ego tatmini yapan bir arkadaşmış berbat ettin diyemem. çağrılma ihtimalin var

berbat etmişsin diye bir şey yok anlattığın kadarıyla. ama görüşmeyi yapan kişi net bir öküzmüş.

Adam oranın kimya mühendisi imiş. 50'li yaşlarda biriydi. Hatta kendisi de bana "Şu ana dek hep mavi yakalılar için görüşme yapmıştım. İlk kez üniversiteli biriyle görüşme yapacağım." dedi başlarda.

yalnız, ingilizce bilmeyen birinin ingilizceni geliştirmen (!) için tavsiye vermesi de güzelmiş.

önceki duyurunuza istinaden soruyorum: maaş mevzusu noldu? sizden maaş beklentinizi sordular mı? veya onlar bir şey söylediler mi?

@acemi: Ama olmadığım gibi görünmeyi pek beceremem. Hayatta en sevmediğim ve yapamadığım şey de kendimi övmek. İş dünyası için olumsuz bir şey zannedersem bu davranışım.


@yemrem: Adam öyle bir soru sormadı. Bu konuya üstü kapalı değindiğimde ileride konuşulacağını söyledi.

Seviyesiz öküzün teki, boşver. Bu sana ders olsun, kendine güvenmesen bile gülümseyerek "fena değil" dersin. Karşındaki seni ölçebilecek seviyedeyse bile yalan bir cevap olmaz bu.

@yemrem'e katılıyorum, hevesini de kırmışlardır. Adam en azından İngilizce bilen birini bulup öyle test etmek istemiş. Benim İngilizcemi Türkçe konuşarak test etmek istemişti sevgili ASAM.

İşte bu işverenler yüzünden herkes advanced

Öncelikle görüşmeyi berbat eden biri varsa o da İK görevlisidir. Senlik bir durum yok. Yaptığı yorumları da yaşına ver, ben hiç 50 li yaşlarda bir İK görevlisi olduğunu görmedim. Senden başka kimseden de duymadım. 50'den fazla görüşmeye gittim, bunların arasında çok büyük kurumsal firmalar da var ve hepsinin de İK görevlisi gençti. Senlik bir problem yok.

tam bir zeka fakiriyle gorusme yapmissin. iki ayakli salagin laflari yuzunden kendini suclama.

Verirler.

Macaristan vermez. Boşuna yorulma. Eğer 34 değil de 24 yaşında bir öğrenci olsaydın verirlerdi. 2 aydır işsizsin ve hesabında 300bin lira var. O para ile kaçacağını da düşünebilirler. Saçma gelebilir dediğim ama cidden enteresan şeylere takılıyorlar. Sana tavsiyem Yunanistan'a başvur. Yunanistan daha rahat veriyor vizeyi.

İşsiz olmak sıkıntı olabilir, sponsor falan isterler belki. Vize merkezine sorun mutlaka.

Çalışmıyorsanız ve yetişkin konumundaysanız vize almakta sıkıntı yaşayabilirsiniz.

Eğer belli bir kişiyi ziyaret amaçlı gidiyorsanız davetiye üzerinden vize alın. O zaman hiç sorun değil.

Ama yok ben bi dolanıp çıkacağım diye turist olarak giderseniz, sizi ülkenize bağlayan bir şey yok bahanesi ile çevrilmesi ihtimaliniz var.

Daha once yurtdisina cikmis mi?
Ciktiysa nerelere gitmis?
Daha once alinmis Schengen vizesi var mi?
Vize ihlali yapmis mi hic?
Neden Macaristan'a gitmek istiyor?
Orada ya da baska bir Avrupa ulkesinde akrabasi var mi?
Diger ulkeler dururken birden hasil olan "macaristan'a gitmeliyim"in sebebi ne?
Tum bu sorulara kendi icerisinde tutarli bir cevabi var mi?
vs.vs.

pasaportunda cok vizesi varsa ya da daha once macaristan'dan vize almissa mumkun.

sanirim kimse yuzde yuz vize alabilir ya da alamaz diyemez burda cunku inisiyatifine bagli biraz konsoloslukta calisanlarin. ama nispeten sansi dusuk denilebilir. hesabinda para olsa da su an issiz olmasi dezavantaj. macaristan biraz daha zor vize veren bir ulke.

yunanistan, italya filan olsa daha rahat vize alabilirdi.

İşsizken de vize alınabilir. Buradaki önemli nokta, orada bulunduğu zaman zarfında harcayacağı paraya sahip mi sorusu. Eğer sahipse(ki öyle yazıyor) ve daha önceden temiz bir sicili varsa(boş sicil sayılmaz) vize alır.

Banka hesabinda cok fazla para olmasini istemiyorlar, kacar gider ya da yerlesmeye kalkar diye isgilleniyorlar. Baska bir hesap actirin, icine 3-4 bin koyun ve bu hesabin ozetini konsolosluga verin. Cocuk sanirim yeterli olur Türkiye´ye baginizi gosermek icin. Bir de Ankara ise basvurulan yer, eskiden cok zorluyordu Macar Konsoloslugu. Belki baska ulkeden multi almayi deneyebilirsiniz.

verdiler, bir aylik, multi giris.

@shenergy, arab ford focus, style paket mi?

@üğpoıuy rize'de öğretmen misin :)

i.hizliresim.com

florya yeşilköy arası. tanıdım.

Londradaki iş bankasından yatırdığında türkiyedeki iş bankası hesabına aynı gün geçiyordu para.

Benim arkadaşa ingiltere'den para Western Union üzerinden geliyor. Denizbank ya da PTT'den gidip çekiyor. Bekleme vs derdi olmuyordu.

levent ayazağa sanayi mahallesi girişi.

Araban varsa kağıthane hamidiye mahallesi bence. Ayazağadaki güzel evler pahalı, sanayi mahallesi ise çok kötü.

istinye, tarabya.

sarıyer merkez gayet ideal, ev çeşitliliği var civar mahallelerinde en azından. dolmuşla en fazla 15-20 dakika sürer. biraz daha vakit harcarım diyorsanız maden tarafını deneyebilirsiniz, oradaki sitelere bir bakın.

tarabya çok güzel ancak ulaşım her zaman kolay olmayabilir. sahile yakınsanız ulaşım iyi ancak kiralar biraz yüksek kaçabilir.

istinye'yi civarındaki siteler dışında tavsiye etmem ama o siteler de pahalı. 1+1 bulması da zor.

Seyrantepe'deki sitelere bakabilirsiniz, Oyak Sitesi Maslak'a oldukça yakın, bütçe olarak da Maslak-İstinye tarafından biraz daha uygun olur. 1 artı 1 uygunsa Maslak'taki sitelere de bakabilirsiniz. 4 Levent Çeliktepe tarafı da çok uzak sayılmaz, fiyat olarak en uygunu.

Ben 22.30'da uyandım, bir daha uyanmam galiba.

evet

8

7. :(

ayni

7:53

6:00 amq 6:00 bi de kendi işimizi yapıyoruz sözde.

11

5:30 da ayaktaydim

6.30 fix, her gün aynı saatte uyanıyorum.

6 da uyandım

6.00

benim kankam security olarak başvurdu kaldı. diğer kankam temizlikçi firması açtı kaldı. iyi bir avukat bul londrada er geç hallederler.

Alaturkalondra diye bir forum var orada en güncel haliyle kim ne üzerine başvurdu ne evraklar verdi kaç günde ne sonuç geldi herşeyi bulabilirsiniz

Diğerlerinin ne yaptığı çok önemli değil aslında. Sizin ne üzerine eğitim aldığınız, tecrübenizin ve uzmanlığınızın hangi alanda olduğuyla beraber ingilterenin o alandaki eleman ihtiyacı daha etkili. Ben mesela endüstri mühendisiyim ama bilişim teknolojilerine yöneldim. Ankara anlaşması vizesini de öyle aldım. Süreç şöyle oldu: turist vizesiyle gelip vize bitiminde evrakları toparlayıp ankara anlaşmasına başvurdum. Vizem geldiğinde hayatımda bikaç ek evrak işi dışında bişey değişmedi. Zira hala garsonluk yapıyorum. Maalesef kendi işimle ilgili geçici işlerden henüz dönüş alamadım. Artıları eksileri klasik. yurtdışında yaşıyosun, insan olduğunu daha bi hissediyosun (en basitinden garsona davranış), türkiyede kalsan edinemeyeceğin kadar tecrübe edinip tanıyamayacağın kadar çok milletten insan tanıyosun. E eksileri de özlem, arkadaşsızlık, sevdiklerinin üzüntüsünde sevincinde yanlarında olamama vs.

28 gayet erken. 36-37 yaşında anne-baba olan insanlar var.

30

31 yasımdayım 2 yıllık evliyim. 35den once cocuk dusunmuyorum.

Vücudun kendini toparlaması açısından 26-30 aralığı iyi diye düşünüyorum. Ama psikolojik olarak kendini hazır hissetme ve doğumdan sonra 'birden yaşlandım gençliğimi buna harcadım heba ettim' dememek için 30-35 aralığı.
Şöyle olur, 26-30 arasında vücut kolay toparlanıyodur ama 30-35 aralığında daha sıkı çalışırsak eski formumuzu yakalarız diye ümit ediyorum. Ama psikolojik olarak hazır olmadan doğum yapmanın telafisi yok, sorunlu bireyler artarak çoğalmış olur.
Psikolojik açıdan doğru zamanı tayin etmek daha önemli bence.

megalo+1

Yastan ziyade psikolojik olarak hazir olmak daha onemli.

eger bunu zaten istiyorsaniz yani bir bakima hazirsaniz yapin, yok eger cok istemiyorum ama iste yapmazsak pisman olur muyuz ya da olsa da olur olmasa da olur tadindaysaniz - ki boyle olabilirsiniz gayet normal, boyle olmaniz cocugunuz dogdugunda ona herseyinizle bakmayacaginiz ve iyi yetistirmeyeceginiz anlamina gelmiyor - o zaman 33'den once yapmayin. zira, kendi paranizi kazaniyorsaniz, kafa da bir esiniz varsa hayatin tadi 30'dan sonra cikiyor.

32 yaşında anne oldum. 30'dan önce olunmamalı bence.

tam şimdi.

çocuğun ihtiyaçlarının maddi ve manevi olarak karşılanabileceği, anne ve babanın çocuk sahibi olmaya hazır ve istekli olduğu zaman ideal yaş.

28 yaşında geç kalıyor gibi hissetmen bence hiç normal değil. sandalyeye tutku bisküvi oturtmayanlardan olduğunu varsayıyorum tabii. soruna gelecek olursam ebeveyn olmanın hakkını verebilmek için herkesin en azından 30'u devirmesi gerektiğini düşünüyorum.

Çocukla aramda 30+ yaş olsun istemem aynı zamanda 30'dan önce de olsun istemem. Garip bir ikilem oldu ama.

Ebeveynlik geri dönüşü olmayan kararlarımızdan biri. Bence en önemlisi.
Bir ömür boyu sürecek olan böyle bi kararın anne ve baba hazır olmadan, birbirlerinden ve evliliklerinin geleceğinden emin olmadan verilmemesi uygun olur. Tabii ki hayat neler getirecek belli olmaz ama hali hazırda ufak tefek kuşkular, soru işaretleri bile varsa öncelikle onları halletmekte yarar var.

22-23 ve 37 yaşlarımda 3 normal doğum yaptım. İlk ikisinde nasıl davranacağımı çok da bilmeden bazen el yordamı, bazen eskilerin deneyimleri, daha çok kitaplar ve içgüdülerimle ilerledim. Avantajım enerjik olmaktı. Her şeye yetişecek enerjim vardı. Sonçeyi büyütürken ilklerdeki kadar olmasa da yine de enerjiktim. Avantajım hayat tecrübemdi. Daha olgundum, daha sabırlıydım, daha tadını aldım, daha bilerek ilerledim.

Yani geç kalmıyorsun. Önce sağlık engellerin geçsin. Daha vakit var:)

30 yasinda erkekler henuz cocuk olabiliyor. Bir de bence evliligin de 6 yili gecmesi gerekli cunku 3. ya da 4. yillarinda bircok cift bosaniyor. O sureci de atlatsalar iyi olur. Yani 35 - 36 ideal olabilir. Bu arada kadinlar icin canlar caliyor klisesi biraz curuyor.

www.youtube.com

Ingilizce biliyorsaniz sunu izleyin.

en ideal yaş anne-babanın kafasının rahat olduğu yaş.

çocuk konusunda size bir önerim var, çocuğun en ideal rotada olmasını beklemeyin. her çocuk ayrı bir hikayedir. en güzel sizin hazır olduğunuz, doğru bulduğunuzdur.

ben 20 yaşında çocuk sahibi olup mutlu olan da biliyorum, 40 yaşında da. rahat olun. yoksa her adımda başınız çok ağrır, demedi demeyin.

8 Yıllık ilişki
5 Yıllık evlilik
Yaş: 28
2 çocuğum var.

Psikolojik olarak her ikiniz de hazırsanız, hiç beklemeyin.

Edit: Sağlık engelleri konusunda doktor tavsiyelerine birebir uy, pişman olma

hiç bi şey sormuyorlar ya.

yes. ben kurumumun il müdürlüğünden talep ettim, beklemedeyim hatta.

yazıyı almadan çıkan birinden kapıda istemişler. mesai arkadaşımın amcası söz konusu kişi. bence alın belgeyi, kapıda uğraşmayın.

Belli olmuyor. Bazı görevliler istiyor bazısı istemiyor. Moduna göre sanırım. Sen işini şansa bırakma, ne olur ne olmaz, al yine de.